🦀 Aklımdaki Kişi Beni Düşünüyor Mu

Aklımdakibinlerce gereksiz bilgiyi silip atınca bir anda, yolculuk boyunca yaşadığım hiçbir şeyi unutmaz oldum. Nerede vejetaryenlik, nerede B12 eksikliği, efendim yoğunluklar, stresler. Aptallığımıza bile kılıf uyduruyoruz. İnsan öyle mükemmel bir şey ki, unutamaz, hata yapamaz, yapsa da mutlaka bir gerekçesi vardır. Yeşilotoekspertiz bir Yesil Otomotiv kuruluşudur. 1994 yılında otomotiv sektöründe Sultangazi de başladı. 5 yıl buradaki hizmetimizden sonra 1999 yılında İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Dolapdere Sanayi Sitesi 22. Ada No.12 14 de otomobil servis hizmetine 16 yıldır devam etmektedir. 2015 yılında oto ekspertiz sektöründe ki 1557 Bakan Muş: Haziran ayı ihracatı 23,4 milyar dolar oldu. 15:55 Yada özel hayatınızla ilgili olabilir. Sizi etkileyen ve strese sokan herhangi bir şey, o gece atak yaşamanızı sağlayabilir. Eren Bey durup düşünüyor bir süre; - Söylediklerinizi anlıyorum ancak iş ya da özel hayatımla ilgili yaşadıklarımın bu ataklara sebep olduğunu hâlâ düşün­ müyorum. Dahaönceleri de hep niyetlendim ama hep beni durduran bir şeyler oldu, yazmak istediklerimi sadece aklımdaki defterlere yazmakla yetindim. Bugün ise bir arkadaşımdan aldığım cesaretle böyle bi işe kalkıştım.. hayatı bir hippi edasıyla yaşamak gerektiğini düşünüyor. Kendimi bildim bileli bu çatışmadayım. İçinde Atıflatınçoğu da diğer kategorisindeki çalışmalara yapıldı.. Bu şekilde başvuran bir çok kişi doçentlik aldı ve onların yönlendirmesiyle ben de dosyamı düzenlenmiştim. Beni de malesef yedek bir juriCİK etige verdi, gerekçesini gectim, rapor diye yazdığı pacavrada bir sürü yazim yanlışı yapmış, resmen Senşanslı kişilerden birisin. Çünkü düşündüğün kişide seni düşünüyor. Ne yaparsan yap aklından çıkmayan, geceleri seni uyutmayan ve birlikte hayaller kurduğun kişi de seni düşünüyor. Zaten bu duyguyu, bu kadar 332Beğeniler, 23 Yorumlar. AZRATAROT (@azratarot) adlı kişiden TikTok videosu: "özel açılımlar için Instagram Azratarot 🤗". Aklımdaki kişi beni seviyor mu . orijinal ses. Mahmudun kafir olduğunu düşünelim, taa ki peygamberimizle karşılaşana kadar. Mahmud peygamberimizin Ay'ı ikiye yarma mucizesine şahit oluyor ve bu mucizeyi bilgi alma araçlarından birini kullanarak (gözünü) doğruluyor ve bu olağanüstü güçleri olan kişinin mantıken peygamber olduğunu düşünüyor ve %100 iman ediyor. y2ZzRo. “Erkeği kendine bağlamanın yolları neler Alkan?” diye sordu. Telefonda konuşurken, bu soruyu sormuştu. Kısaca üzerinde düşündüm ve…Sırrı paylaştım. Merak etme aynı sırrı bu makalede seninle de bir kaç gün sonra ikinci danışmanlık seansında bana ne dedi, biliyor musun?“Adama bak ya… Olayları anlattım diye bir anda ilgisi arttı!” beni yanlış anlamasın. Bana güvensin diye bunları anlatmamıştım.” diye devam etti. Bugüne kadar yaptıklarının ne kadar ters teptiğini fark şaşırmaması mümkün mü?Düşünsene… Sevdiğin kişinin mutlu olması için bir tutum sergiliyorsun. Fakat sonunda anlıyorsun ki, amaçladığın sonuca hiçbir şekilde davranış ters sana bir çok insanın yaşadığı durumdan bahsedeceğim. Bu yazı bazı insanları şaşırtacak 🙂Anlatacağım durumu ben de zamanında yaşadım. Çevremdeki insanların bir çoğu aynı hataya sen de bu hatayı yapıyorsun. dur, seni biraz daha meraklandırayımSen sonucun olumlu olacağını hayal ediyorsun. Ancak bu hata başına tahmin etmeyeceğin durumlar başta partnerin karşısında çekiciliğin karşı ilgisi “Benimle neden ilgilenmiyor?” diye bambaşka anlamsız sebepler arıyorsun. Ancak yaptığın bilinçsiz hatanın kesinlikle farkında zaman derken çok çok insan hayatları boyunca bu hatanın farkında adım gibi eminim! Sadece yazdıklarımı okuyan insanlar bu zehirleyici yaklaşımın farkına varacaklar. Her biri bundan bu kadar merak yeter 😉Hazırsan, detaylarına Güvenmemesinden Korkuyor musun?Söyleyeceklerim ilişkinin her aşaması için geçerli. Yani yeni tanışıyor da olabilirsiniz. Ya da uzun yıllardır evli önce sevdiğin insanın sana “güvenmeme korkusundan” “Böyle terimleri nereden uyduruyorsun Alkan?” diyebilirsin. Demek istediğim şu Sağlıklı bir ilişkinin en önemli temellerinden biri güven. Buna katılıyorsun öyle değil mi?Yani iki taraf da birbirine ya da fiziksel beğeni olacak. Ama ilişkiyi sürdürebilmek için iki kişi birbirine katılıyor musun?Sanırım ilişki yolunda ilerlediğinde, partnerine güvenip güvenemeyeceğini görmek istersin. Tabii bencil varlıklar olduğumuz için her zaman kendi açımızdan düşünüyoruz.“Acaba güvenilir bir insan mı?”“Ona ne kadar güvenebilirim?“Gibi sorular soruyoruz. Bunları yaparken bir de diğer taraftan bakmak gerek. Aynı soruları karşındaki insan da güvenilir olduğunu göstermek için bazı davranışlarda bulunuyorsun. Belki bilinçsizce yapıyorsun ama yapıyorsun. Bu tutumlardan bir tanesini şimdi seninle paylaşacağım.“Hayatımda Bir Tek Sen Varsın!” SendromuÖncelikle seni ve beni tebrik ediyorum. Topluma yeni bir terim daha “Hayatımda Bir Tek Sen Varsın” Sendromu kısaca HBTSV SendromuNe demek istediğimi anlatmak için bir hikayeden bahsedeceğim. Kendi hikayelerimden bir tanesi…Bundan 4-5 sene önce bir ilişkiye başlamıştım. Gerçekten inanılmaz hoşlandığım ve sevdiğim bir ömür boyu sürmesini gerçekten gönülden istiyordum. Böyle olması için de elimden geleni yapmaya yeni başladığımız için bazı temelleri doğru atmak istiyordum. Güven gibi temelleri…Şunu söyleyeyim O zamanlar hayatımda karşı cinsten çok arkadaşım vardı. Bazılarıyla aram iyiydi, bazılarıyla zaman zaman sevdiğim kadının da kıskanç olduğunu az çok beni yanlış anlaması, en büyük çekincelerimden biriydi. Bu yüzden kız arkadaşlarımdan bahsederken her zaman temkinli davranırdım. Onlarla alakalı hikayeleri yarım yamalak anlatmazdım itiraf ediyorum Yanlış anlayacağından çekiniyordum. Bir kız arkadaşımla buluştuğumda erkek ismi gizli bir şeyler çevirdiğim için yapmıyordum. Yanlış anlama. Sadece onun yanlış anlamasından korktuğum için söylemiyordum. Ya da sadık bir adam olduğumu göstermek için bu davranışı aklına şüphe düşmesin diye… Bana %100 güvensin diye de benzer bir tutum gösterdin mi hiç?Geçmişinde ya da bugününde…O rahatsız olmasın diye…Yanlış anlamasın diye…Gönlü rahat olsun diye…SANA GÜVENSİN diye… … Seninle ilgilenen başka bir erkek yokmuş gibi davrandın mı? Yapılan İlk Hata Burada BaşlıyorDaha sonra Pre-Selection teorisini anlatınca, konu aklında daha net oturacak. Ama başlıkta okuduğun gibi… İlk hata burada seninle ilgilenen başka bir insanın olmaması şüphe uyandırır.“Nasıl olabilir ki? Büyük şehirde yaşıyoruz. Hiç kimseyle görüşmüyor olamaz.” diye düşünmeye sonra ondan bir şeyler sakladığını düşünür. Güven kurayım derken, şüphe bakma…Teknoloji buralara kadar gelmiş. Etrafında partner adayının olmaması inandırıcı değil! Mümkünatı neden etrafında seninle ilgilenen hiç kimse yokmuş gibi davranıyorsun? Ben buradan uyarayım… Bu davranışı bir çok danışanımda gördüm. Büyük ihtimalle sen de ilişkinin başlarında yaptın. Ya da şu anda yeni görüştüğün biri var. Aynı hissiyatı ona da yaşatıyorsun.“Alkan, bunun kötü tarafı ne? Anlamadım.” diyenler için… Makalenin devamını mutlaka okumanı öneririm. Erkeği kendine bağlamanın yolları diyoruz ya, işte bu sebepten yapılmaması gereken çok kritik bir hata! Birazdan daha net Teorisinin Erkeklerdeki EtkisiErkeklere eğitim verdiğim zamanlarda anlattığım bir teori diye geçiyor. Bu teoriyi destekleyen bir çok bilimsel araştırma var. Kısacası şöyle anlatayımBaşka kadınlar tarafından tercih edilen bir erkek, her zaman ilgi görür. İster kılıksız, ister tipsiz ister başka bir şey olsun…Onu tercih eden kadınlar varsa, diğer kadınların da ilgisini erkeklere bunu anlattığımda, arkadaki mantık şuydu“Hayatında başka kadınlar varsa, hoşlandığın kadının ilgisini çekmek daha kolay olacak. Bu, kadınlar tarafından tercih edilen erkek imajı verir. Ancak bunu abartmamak gerek. Oyuncu ya da kadınların kalbiyle oynayan erkek imajından bahsetmiyorum. Tercih edilen erkek imajından bahsediyorum.”Olay tamamen bilinçaltında geçen bir süreç. Belki bunu sana direkt olarak anlatıyor olsam, “Hayır Alkan. Öyle şey yok!” şöyle düşün Hiçbir kadının ilgilenmediği, birlikte olmak istemediği bir erkek mi dikkatini çeker? Yoksa kadınların ilgilendiği, ilgisi için savaştıkları bir erkek mi dikkatini çeker?Çok basit ya… Gözünde şöyle canlandır Bir gece mekanında bulunduğunu kız arkadaşıyla eğlenen, gülen, mutlu olan bir adamı yan masada da tek başına duran bir adam düşün. Belki yanında bir tane erkek arkadaşı daha var. İkisi de sıkılmış, birbiriyle konuşmuyorlar ve etraftaki insanları gözlemliyorlar. Hangisi ilk önce dikkatini çeker?İşte Pre-Selection Ön Seçilim dediğimiz olay yöntemi falan değil. Yanlış anlama!Bu teori sadece “tercih edilen insan” olduğun anlamına gelir. Erkeklere anlatırken, “Hayatındaki diğer kadınları onun gözüne sok” diye anlatmıyordum tabii sohbet aralarında hikaye anlatırken, dişi isimler vermeleri bile yeterli. Neyse neyse…Bu durumun aynısı kadınlarda da geçerli mi?Açıkçası yazmadan önce çok düşündüm. Genelde erkeklere anlattığım için, tam tersinin geçerli olup olmayacağını tam olarak danışanlarımı düşününce, geçerli olduğu kanaatine vardım 🙂Erkeklere anlatırken, yeni tanıştıkları kadınların ilgisini çekmek amaçlı kadınlardaki etkisi Ön Seçilim Teorisinin Kadınlardaki EtkisiÖncelikle konuyu biraz özetlemek ilgilenen başka hiçbir erkek yokmuş gibi davranmayı çok büyük bir yalan!Sırf bilsin diye kıskandırmak için konuşmaktan da bahsetmiyorum. Bunun da yan etkileri tutman gereken tek kural şuBaşka erkeklerin seninle ilgilendiğinin farkındaysa, sana karşı ilgisi inanılmaz artar!AMA!Kimse seninle ilgilenmiyormuş gibi davranırsan, yakın zamanda kötü bir adama dönüşeceğini derken İlgisiz…Gözü dışarıda…Ters davranan bir adama yine açık konuşmam gerekiyor Böyle bir senaryoda o adam dönüşmedi. Dönüşmesinin başlıca sebeplerinden biri, edilen bir kadın, her erkeğin gözünde çekicidir!Tercih ediliyor olmak, sadece bekarken olacak bir şey değil. İlişkide de olsan, evli de olsan her zaman başka erkekler tarafından tercih ters bir kadın imajı vermediğin müddetçe başka erkekler zaten karşılık vermen gerekmiyor. Fakat “Sevgilim rahatsız olur.” diye de etrafındaki erkek arkadaşlarınla görüşmeleri kısıtlaman büyük bir düzeni tekrar ediyorum Başka erkekler tarafından tercih ediliyorsan, sevgilinin gözündeki değerin binlerce kat artacaktır.“Ah Alkan’cım. Bu erkekler ne biçim varlıklar. Sadece ona ait olduğumu gösteriyorum işte, bunun neresi kötü? Neden bu şekilde kabullenemiyorlar? Neden değerim düşüyor?” diyen mutsuz ve isyankar kadınları duyar bak sadece duygusal açıdan bakamazsın. Milyonlarca yıldır beynimizin en derinlerine kodlanmış iç güdüsel davranışlar da var!Bunlara isyan edip, böyle olmadığına kendini inandırmaya çalışırsan zaten ilişki dinamiklerini anlama ihtimalin %0’ın sadece uyarmış Kendine Bağlamak için Ne Yapacaksın?Şimdi ne dedik?İlgilenen kimse yokmuş gibi davranma. Bu güven kurmaz. Tam tersi, adamı teorisini aklında bulundurarak senin için savaşmasını sağla. Of… Hiç abartmıyorum. Senin için savaşacak.“Ama nasıl uygulamaya dökeceğim?” dediğini duyuyorum. İşin uygulama kısmında taktik yapar gibi “Şunu söyle, böyle yap.” demeyeceğim. Bazı örnekler vereceğim ve sen kendi durumuna uyarlaman gerekecek. Amacım, burada anlattıklarımı içselleştirmen. Sadece okuyup, teorik olarak aklında kalması değil. Bu yüzden mutlaka anlattıklarım üzerinde düşün. Kendi hayatına nasıl uyduğuna – Kendi Örneklerini BulEvet… Olayı kavrayabilmek için kendi hayatına bak. En kötü ihtimalle hayatındaki örnekleri incele. Belki bir arkadaşının ya da tanıdığının hikayesi bile olabilir. Kağıt ve kalemini alıp, aşağıdaki sorulara cevap vererek başlaKarşındaki insanın güvenmesi için, bazı hikayeleri değiştirerek ya da üstünü kapatarak anlattığın oldu mu? Bu soruya kendi hayatından örnek bulamıyorsan, arkadaşlarının deneyimine bakBunu yaptığında, kendini nasıl hissettin? Neler düşündün?Varsayalım ki, karşındaki insan senden inanılmaz derecelerde hoşlanıyor. Seninle güzel bir ilişki yaşamak için elinden geleni yapmaya hazır. Ancak onunla iletişimi kesme ihtimalinden korkuyor. Neden? İş yerinde ona ilgi gösteren kadından dolayı… Onun hiçbir şekilde ilgilenmediği kadın! Bu yüzden anlatmıyor. Sen o kadın hakkında bir şey sorduğunda, üstü kapalı cevap veriyor. Kendini bu durumda nasıl hissedersin?Bu üç soru, farkındalık yaşaman için yeterli olacak. Buradan sadece iki ders erkeklerin seninle ilgilenmesi iyi bir şey. Sevgilini rahatlık alanından çıkarır. Senin için savaşması gerektiğini insana kendini beğendirmek için olduğundan farklı davranma. Eğer kendin beğenmediğin bir yönün varsa, evet… Değiştir. Ama sırf o senden uzaklaşacak diye bazı şeylerin üstünü kapatıyorsan, yanlış kadar. Makalenin sonunda daha pratik bir egzersiz vereceğim. Ona geçmeden önce lütfen kağıt ve kalemini çıkar. Yukarıdaki egzersizi tamamla, olur mu?Ön Seçilim Teorisini Aşk Hayatında Nasıl Kullanabilirsin?Başka erkekler tarafından da tercih edilen bir kadın olduğunu bildiğinde şunlar olacaktırSana karşı ilgisi gözündeki değerin geller bağlanacak.“Bu kadın zaten benim” diyerek rahatlığa düşmeyecek. Senin için savaşacak.“Git geller yapmayacak” seçeneği üzerinde biraz durmak istiyorum. Neden git geller yapmayacak biliyor musun?Çünkü o da bilecek ki seni yalnız bırakırsa diğer adamlar dikkatini çekmek için ellerinden geleni yapacaklar. Aslında burada geri vites erkek modelinden bahsediyorum. Hani bazı erkekler var ya, 1 gün “Seni seviyorum” diyerek gelirler, arkadasından 3-4 gün kaybolurlar. Karşındaki adam buna eğilim gösteriyorsa, söylediklerimi uygula. O davranışını göstermeyi bırakacak. Bu kadar arada yanlış anlama. Sadık bir insan imajı vermemekten bahsetmiyorum. Burada anlattığım etkinin sadakat ile yakından uzaktan alakası yok. Tamamen hayvansal ve iç güdüsel bir etki yaratıyorsun aslında! Diğer erkeklerle kendini karşılaştırıyor. Yenilmek istemediğinden için bu duyguları diğer adamlara ilgi gösteriyorsun diye değil!Erkekler buna karşı koyamazlar. En umursamadığı kadının başka bir adam tarafından ilgi gördüğünü duyduğunda bile, o kadının üstüne düşer.NOT Burada verdiğim sır, insanın psikolojisinin en derinlerinde işliyor. Lütfen kötüye kullanma.Bu Davranışı Gösteren Erkeklere Dikkat!Şu noktada bir uyarı yapayım Bazı erkekler, böyle durumlarda kadını suçlama eğilimi gösterebilir. “Sen onlara yüz vermezsen, onlar sana ilgi göstermeye cesaret edemez.” diye de hiçbir şey yapmadığın halde!Bu senin için büyük bir işaret olsun! Kendi duygularıyla başa çıkamayan bir insan, karşısındaki kişiyi suçlar. Açık ve net. Adam ne yapacağını bilemediği için sana yüklenmeye başlar. Bu sağlıklı bir psikoloji açısından hiç iyi kendini geliştirmiş bir insan, kıskançlık durumda bunu sevgilisiyle konuşmayı tercih eder. Tartışma çıkarmaz. Suçlama yöntemiyle iletişimi olduğunu söyler fakat partnerini hatalı olarak Eğer rahatsız olduğunu söyleyip, seni ve hayatını şekillendirmeye yönelik bazı girişimlerde bulunuyorsa, seni sen olduğun için beğenmiyor. Bu sadece seni kafasındaki kadının karakterine sokmak istediği anlamına gelir. Zaten karşında seni değiştirmeye çalışan bir insan varsa, o ilişkiden bir an önce uzaklaşmanı tavsiye konu bambaşka yerlere yöntemini kim kullanıyorsa kullansın, problem, karşıdaki insanla alakalı değil, KENDİSİYLE söylediğime yürekten inanıyorum. Suçlamak ayrı, problemi çözmek apayrı.“Kıskançlık, kendini karşılaştırmanın korkusudur.” – Max FischEgzersiz – Ön Seçilim Teorisini PratikleştirDaha önce erkeklere verdiğim tavsiyeyi hatırlıyor musun? “Sohbet arasında hikaye anlatırken başka kadınların ismini vermen yeterli.” Aynısı senin için de geçerli!“Bu hafta iş yerine Ali diye bir çocuk geldi. Başta sinir oldum çünkü sürekli espri yapıyor, millet de gülüyor. Esprileri hiç komik gelmiyordu ama bugün bir şey anlattı. Bayıldım. Baya güldük.” Ali adında onun kadınını güldürebilen bir adam ortaya çıktığında, of of of… Ondaki alarmlar direkt ötmeye başlayacak! Bu sadece basit bir başlayarak başka örnekler üretmeni rica ediyorum. Aşağıdaki adımları takip etmen yeterliSosyal çevrene bakarak, aklına gelen erkeklerin ismini ya kağıda ya da aklına not et. Her bir erkekle aklına gelen bir hikayeyi düşün. Komik, agresif, eğlenceli, üzücü… Hiç fark etmez. Sadece her bir isimle alakalı hikaye düşünmeni istiyorum. Uydurma. Gerçekte yaşanmış bir anıyı dahaki sefere “Nasılsın? Günün nasıl geçti?” diye sohbet açtığında, not aldığın ilk hikayeyi anlat. Hikayedeki adamın ismini kadar basit. Ön-seçilim teorisini, erkeği kendine bağlamak için bu şekilde seçilim teorisini ilk defa bu blogda açıkladım. Bazı açılardan küpe bu teoriyi ömrün boyunca aklında tutarsan, hayatında seninle sıkılmadan ilgilenen bir erkek olacaktır. Sana bağlanmış bir erkekten alakalı soruların olabilir. Çünkü gerçekten eleştiriye açık bir konu olduğunu yüzden aklına yerleştirdiğim soruların hepsini aşağıdaki yorum kısmında benimle paylaşmanı okuyucular için de açıklık getirmesi açısından hepsine cevap vereceğim. En Sevdiğin Psikoloğun & Aşk Akademi'nin her alanında mutlu olmak istiyor musun? ; O halde beni Instagram üzerinden takip et alkanztrk Günümüzde çoğu kullanıcı, telefonlarının kendilerine hedefli reklam bombardımanına tutmak için günlük konuşmalarını dinliyor olabileceği konusunda bir şeyler duyuyor. Peki, bu söylentide doğruluk payı var mı? Siber güvenlik kuruluşu Eset’in İngiltere’deki güvenlik uzmanlarından Jake Moore, önce Twitter kullanıcılarının bu konu hakkında ne düşündüğünü öğrenmeye karar verdi ve 234 kişinin katıldığı bir anket yaptı. Ankete katılanların yüzde 80’i telefonların kullanıcılarını dinlediği yönünde oy kullandı. DİNLENİYORSAK NELER OLUR? Anketin ardından Jake Moore, “Şimdi bir durup düşünelim Dinleniyor olsak ne olurdu?“ diyerek şu saptamayı yaptı “Her şeyden önce bunun patlamaya hazır, dev bir skandal olduğu fikrini bir kenara koymamız gerekir. Böyle bir şey duyulursa gerçekten de söz konusu hizmetlerin batmasına ve bir daha asla ortaya çıkamamasına neden olacak inanılmaz davalar gündeme gelir.“ BU İŞ, KAÇ MEGABAYTLIK SES DOSYASI İLE YAPILABİLİR? Sonraki aşamada konuşmaları dinlemek ve kaydetmek için gereken veri büyüklüğünü hesaplayan güvenlik uzmanı, şu tespitlerde bulundu “Şimdi konuşmalarımızı dinlemek için gereken veri hacmini tartışalım. Ses kaydederken genel konuşma, saatte 115 megabayt civarında veri tüketir. Sıradan bir günde ortalama 15 saat uyanık olduğumuzu düşünelim. Bütün gün konuşmadığımız için bu değerin yalnızca çeyreğini alalım. Bu durumda kişi başına günde 430 megabaytlık ses dosyalarından bahsediyoruz.” Moore, sosyal medya özelinde ise şunları söyledi “Instagram’da 800 milyon kullanıcı var, yani Instagram’ın hepimizin konuşmalarını kaydetmesi için günde 344 petabayt 1015 bayt veri depoluyor olması gerekir. Bunu daha anlaşılır hale getirelim Bugünkü tempomuzda, tüm dünyada bir gün içinde oluşturulan veri miktarı 2 bin 500 petabayt 1018 byt. Sosyal medya platformları, sıkıştırılmış halde bile olsa bu miktarda veriyi gerçekten işleyebilir mi? Gerçekçi bir pencereden bakıldığında, sosyal medyanın bırakın veriyi inceleyip kullanmayı, her gün bu miktarda veri akışını idare etmesi bile mümkün görünmüyor.“DAHA KOLAYI VAR! Bireylerin verilerini başka yollarla analiz etmenin ve çevrimiçi ortamda halihazırda bulunabilen verilerle profil oluşturmanın çok daha kolay olduğuna dikkat çeken güvenlik uzmanı Moore, “Girdiğiniz doğum tarihinizden yaşınız; cinsiyetiniz; ilgi alanlarınızı belirlemek için bir fotoğraf analizi; gönderilerinizdeki açıklamalar, hashtag’leriniz ve beğenileriniz; profil oluşturmaya yardımcı oluyor. Bunun ardından algoritmalar ilişki durumunuz, çalışma durumunuz, çocuğunuz, evcil hayvanınız veya arabanız olup olmadığı; giyim tarzınız, hobileriniz, geleceğe dönük ilgi alanlarınız gibi neredeyse sonsuz bir liste ortaya koyabiliyor. Hatta siz daha ne alacağınızı düşünmeden, bir sonraki satın alacağınız şeyin ne olacağıyla ilgili destekli bir tahmin bile yürütebiliyor” diye konuştu. Bu tespitlere karşın yine de telefonlarımızın bizi dinlediği teorisini test etmeye karar varan Eset Güvenlik Uzmanı Jake Moore, yine de telefonumuzun bizi dinlediği teorisini test etmeye karar verdi. Moore, bunun için izlediği yollura şu şekilde özetledi TEST 1 KONUŞTUKLARIMIN REKLAMI ÇIKMADI “Bazı ilginç reklamları çekebilmek ve bunu ciddi bir test haline getirmek için telefonumun mikrofonunu 2 hafta boyunca açık bıraktım ve daha önce konuşmadığım 3 rastgele hem de benimle ilgisiz konuyla ilgili net konuşmalar yaptım Artık vegan olduğumdan, topuklu ayakkabı almak istediğimden ve arka bahçeme yüzme havuzu yaptırmayı düşündüğümden bahsettim. Instagram’da ise şunlarla ilgili reklamlar gördüm Kayak gözlükleri, su geçirmez ayakkabılar, elektrikli kaykay, öksürük ilacı, VW arabalar. Vegan yiyecekler, topuklu ayakkabılar veya arka bahçeme yüzme havuzu yaptırma konusunda hiçbir şey görmedim ve bu beni hayal kırıklığına uğrattı. Yani konuştuğum hiçbir şey reklamlarımda yoktu ama yine de gördüğüm reklamlar ilgi alanımdaydı. Yukarıda söz ettiğim ürünlerle ilgilendiğimi ve bir gün bunları almamın olası olduğunu tahmin etmek için fazla zeki olmaya gerek yok. Instagram hesabıma baktığınızda rahatlıkla 30’larının sonunda, evli, aile babası, açık alanlara düşkün ve özellikle ekstrem sporlara ilgi duyan biri olduğumu görebilirsiniz.”TEST 2 ONLAR HAKKIMIZDA DAHA ÇOK ŞEY BİLİYOR “Daha sonra Instragram’da telefonumun mikrofonunu 2 haftalığına kapattım ve şu reklamları gördüm Kayak seyahat çantaları, Morrisons süpermarket peynir çeşitleri, Nike ayakkabı, Cadbury çikolata. Kayak seyahat çantaları, ilgi alanlarım nedeniyle; süpermarket peynir çeşitleri ve Cadbury çikolata ise muhtemelen bu testin Noel’den iki hafta önce yapılmasıyla ilgili. Nike reklamıysa ilginç; çünkü son zamanlarda internetten Nike ayakkabı bakıyordum. Dolayısıyla bu verilerin, Facebook oturumum açıkken Nike ayakkabı sayfalarını incelediğim farklı cihazlardan toplandığını düşünüyorum. Kesin olarak bilincinde olduğumuz bir şey varsa o da bu şirketlerin hakkımızda çok fazla şey bildiği. Kullandıkları algoritmalar, işletmelerine güç katıyor ve onları kârlı hale getiriyor. Algoritmalar bizi bir araya getirmek için çalışmıyor, yalnızca para kazandırmak ve mikro hedeflemeli reklamcılıkla yeni hedefler bulmak için varlar.”'ÜRÜN SİZSİNİZ...' Bu şirketlerin algoritmalarının nasıl çalıştığı vela hakkımızda neler bildikleri konusunda hiç kimsenin tam bir bilgiye sapin olmadığının altını çizen Moore, şunları söyledi “Benim aklımdaki en büyük soru şu Sosyal medya devleri; WhatsApp, Facebook Messenger ve Instagram Direct Messages mesajlaşma uygulamalarında yazdıklarımızı okuyabiliyor mu? Tüm bunların sahibi Facebook olduğuna göre şu soru da sorulabilir Bu hizmetler üzerinden iletilen mesajlar üçüncü tarafların görmemesi için şifrelenmiş olsa da hizmet operatörleri, kullanıcılarının reklam hedeflemesini geliştirmek için mesaj içeriklerini okuyabiliyor mi? Unutmayın Tüm bu ürünleri ücretsiz alıyorsanız, ürün sizsinizdir.” Mayıs’ta Trabzonspor’un başkanı olduğundan beri gündemden hiç düşmedi. Birçok kişi onun mafya olduğunu düşünüyor. Gülümserken çekilmiş fotoğrafı yok denecek kadar az. Siyasette de sporda da sözünü sakınmıyor, bu yüzden çok eleştiriliyor. Şike süreci yüzünden Aziz Yıldırım ile kanlı futbolunun “sert” adamı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun nasıl biri olduğunu merak ettim. Röportaj için beni biraz uğraştırdı. Bir akşam İstanbul’da buluşup fotoğrafları çektik, başka bir akşam Trabzon’da buluşup konuştuk. “Herkes beni sert zannediyor ama aslında duygusal bir adamım” diyor. Röportaj sırasında son derece centilmence davrandığını itiraf pek çok soruyu sordum, kaçmadan cevapladı. Tanık sizin…Ak Parti milletvekili Faruk Özak "bir ağabeyi olarak söylüyorum, futbola siyaset karıştırmasın" dedi. Haklı değil mi?Samimi olsa bunu basın önünde söylemez, yüz yüze konuşurdu. Spora siyaset bulaşmasın diyorsa, kendisi bakanken Kayserispor’dan alınan Gökhan Ünal'ın imza töreninde Ankara’da onun da arkadaşı olan bir iş adamının ofisindeki imza töreninde ne işi vardı? Benim dönemimde siyaset Trabzonspor'un iliklerine kadar girecek, yeter ki takımın faydasına Parti’yi desteklediğinizi açıkça dile Başbakan’da kendimden çok şey buluyorum. Bu millet için yaptığı şeylere minnet duyuyorum. Bu ülkeye hizmet edenlerin lehine inisiyatif kullanmak kişiliğimle alakalı. Riskleri göze alır, sonucuna taraftarı küstürmekten korkmuyor musunuz?Onlar beni çok iyi anlıyor. Spor adamlarının söylemleri kitleleri yönlendirebiliyor ve siyasetçilerden daha etkili olabiliyor. Spor adamı sadece sporla ilgili konuşur diye bir kaide yok. Kılıçdaroğlu’na kırgınlığımın sebebi, ülkeyi yönetmeye talip olan bir lider olarak UEFA’ya seslenirken Türkiye'de bağımsız yargının olmadığını dile getirmesi. Asıl mağdur olan Trabzonspor. Zerre kadar ahlakı olan biri teknik takiplerin ortaya çıkardığı raporları okusa bu lafları takdir ettiğiniz tarafları yok mu?CHP içinde Volkan Canalioğlu, Akif Hamzaçebi gibi sevdiğim ve saygı duyduğum birçok insan var. CHP’ye karşı bir düşmanlığım yok. Ailemde CHP’li olanlar vardır. Şike olaylarındaki tavırlarına karşı duruşunuz nasıl?Bu ülke için Ulu Önder Atatürk’ün verdiği mücadeleyi inkâr etmemeliyiz. Fakat Atatürk'ün kurduğu Türkiye ile devamındaki "Atatürkçü" zihniyetin Atatürk’ü ne kadar temsil ettiği konusunda tereddütlerim var. Atatürk kalkıp gelse, “Atam izindeyiz” diyenlere “bırakın izinleri artık çalışın” derdi.“AZINLIK VATANDAŞLARIMIZDAN ÖZÜR DİLERİM”Peki ya “Ermeni, Rum ya da Yahudi takımı mıyız?” benzetmesi? Irkçı mısınız?Heyecanlanıyor “Yabancı bir ülkenin takımı değiliz biz de bu ülkenin takımıyız” demek istedim. Sözlerimi Türkiye’de yaşayan azınlık vatandaşlarımız üzerine alındıysa buna üzülürüm. Onlardan özür halklara karşı bilinçaltınızda bir nefret yatıyor olmasın?Hayır, Rum olduğunuzu öğrenseniz tepkiniz ne olur?Üzülmem. Aslını inkâr edenin ne geleceği ne de bu günü sürecinde AK Parti ve Başbakan üzerine düşeni yaptı mı?Sayın Başbakanımız diyor ki 'kurumlar ve kişiler ayrılsın.' O, yakın tarihimizin en büyük lideri, her şeyi idrak edebilecek kadar aklı ve zekâsı var. Kurumlar ve kişilerin ayrılamayacağını o da gönül almak için mi söyledi yani?Bu sorunun cevabını Başbakanımız son kime oy verdiniz?Sayın Başbakanımıza ülkücü müydünüz?Kendimi bildim bileli milliyetçi kişisel ilişkiniz nasıl? Sık görüşüyor musunuz?Samimi değiliz. İlk kez 10 -15 gün önce baş başa bir görüşme yaptık. Siyasete atılma planı var mı?Siyasetle hiç bir zaman işim olmadı, olmaz. Çocukluktan beri tek hayalim TS başkanı olmaktı. Allah bana nasip etti bu makamıGezi olaylarına nasıl bakıyorsunuz?“Kazlıçeşme’de ne işin vardı” dediler. Bu milletin üzerinde dış güçlerin ve onun bağlantılarının oyunları olduğunu düşünüyorum. Buna tepki göstermek için Davası sonuçlandı. Sonuçlar adil mi sizce?Kurunun yanında yaş da yanmış olabilir. Bu ülkeyi dış tehditlere veya onların içerideki uzantılarına karşı korumak ordunun görevi; ordunun itibarını korumak da bizim ya Kürt meselesi?Bu ülkenin güçlenmesini istemeyen dış güçlerin oyunu olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de Kürt sorunu olduğuna hiç haksızlık yapılmadı mı yani?"Bize ikinci sınıf muamele yapıldı" diyorlar. Bu ülkede Kürt kökenli Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, milyarlarca dolarlık iş adamları olmadı mı? Kimsenin önü kesilmiyor. İsyan etmeye hakları yok. Karadeniz’de de insanlar çok yoksul şartlarda yaşıyor ama isyan sadece ekonomik mi? O insanların dili, kimliği, kültürü inkâr edilmiyor mu?Türkiye Cumhuriyeti’nin dili de dini de olarak doğmuş olsaydınız yine aynı şeyleri düşünür müydünüz?Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım öyle kalmak isterdim. Bu ülkenin dinini de dilini de değiştirmenin bir manası vicdanınıza koyun. Asırlardır konuştuğunuz dili ve kimliği yaşatmak istemez miydiniz?Yaşatsınlar, onlara kimse engel oluyor mu? Bu konuda hiç olmadığı kadar adım atılıyor şu an Türkiye’ dilde eğitimi destekler misiniz? Türkçeyi yabancı dil olarak mı öğreneceksiniz? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysanız, önce Türkçeyi öğrenmeniz lazım.“AĞIR ABİ DEĞİLİM, İNSANLAR BENİ YANLIŞ TANIYOR”Babanız zenginmiş rahmet eylesin, babam yoksullara bakardı. Bulunduğum yörenin en köklü ailelerinden birine mensubum. Kökenimiz Osmanlı’dan geliyor, ailem derebeyliği yapmış. Yüzlerce dönüm arazi kaldı mı uğraşıyordu babanız? Hayır, uzun seneler İstanbul’ iş yapıyordu?Ticaretle uğraşıyordu. Hacı Osman Hüseyin Efendi derlerdi babama. Dinine bağlı iyi bir mı doğup büyüdünüz?Hayır, Of'ta doğdum. 11 yaşında İstanbul'a kardeşiz, 7 kız, 5 erkek. Ben 11.’yimÇocukluktan beri hep böyle ağır abi’ miydiniz?İnsanlar beni yanlış tanıyor. Tanıyanlar aslında çok duygusal bir insan olduğumu, yeri geldiğinde ağladığımı, yeri geldiğinde güldüğümü bilirler. Kameraların önünde yapılan haksızlıklarla ilgili konuşunca o ağır abi’ duruşu kendiliğinden oluşuyor. Öyle değilim asık suratlısınız. En son ne zaman kahkahalarla güldünüz?O algı yanlış, bugün bile güldüm.***Okul hayatı?İlkokulu bitirdim ama 4. sınıfa kadar okuma yazma bilmiyordum! Sonra eniştem 2 günde öğretti okuma yazmayı. Hayattaki duruşumu da o öğretti. Birgün dedi ki “Kızıl meydanda yaptığını evinde yapacaksın, evinde yaptığını da Kızıl meydanda yapacaksın. Hâkim olduğun yerde istediğini yapıp, hâkim olmadığın yerde korkmayacaksın”. O günden beri şeyden korkmuyor musunuz?Allah'tan ve yanlış yapmaktan korkuyorum. Güçlü bir insan değilim aslında, karşınızda gördüğünüz gibi bir insanım.'Hiçbir şeyden korkmuyorum' demekle bu biraz bir insanım. Hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanırım. Yanlış yaparsam ve buna inanırsam, o insanın dizinin dibine oturur, ne yapmam gerekirse inançlı biri olduğunuzu söylediniz, pratikte nasıl?İmanım tam ama ameli tam olarak yerine getiremiyorum. Namazımı uzun süreden beri kılıyorum. Zamanında günahlarımız oldu elbette!İçkiyle aranız nasıl? mi? Diyorum ya günahlarım bir adam mısınız?Tam aksine. Ama insanlar öyle zannediyor. Tanıyanlar kişiliğimle kamuoyu önündeki halimin farklı olduğunu size el pençe divan duran insanlar bizim insanlara gösterdiğimiz sevgi ve saygıdan için neden mafya diyorlar?Türk futbolunu kirleten malum şahıs öyle o değil, kiminle konuşsam sizin mafya olduğunuzu cesur cümleler kullandığım için öyle bir algı oluştu.“Üçüncü sınıf mafya değil delikanlıyım” kişinin aynasıdır. Bana mafya diyenlerin hayatı hep üçüncü sınıf mafyalarla haşir neşir olarak geçmiş. Hayatımda hiç üçüncü sınıf işler olmadı, hep birinci sınıf işler yaptım. “Bizim yöreden mafya çıkmaz, delikanlı çıkar” sınırı ne? Size haksızlık yapana en fazla ne yaparsınız?Engellemeye yaralama?Önce konuşurum, yanlışını tekrarlarsa tedbirini tür tedbirler?Darp edecek halimiz yok. İnsanlarla konuşunca yanlışlarını düzelteceklerine kavganızı hatırlıyor musunuz?Çok kavga etmişimdir. Silahla aranız nasıl?Her Karadenizli gibi silah merakım yaşında öğrendiniz kullanmayı?7- 8 yaşında başladım. Oğullarıma da öğrettim. 12 yaşındakine atış yaptırdım. 7 yaşındakine ise oyuncak tabanca insana silah doğrulttunuz mu hiç?Hayır, Allah nasip ya da sabıkanız var mı?Gençlikte oldu, yattınız mı?Yatmadım.“ÇOCUKLARA BEN BAKIYORUM” çok değerli bir eşim var. Karımla kendimiz tanışıp, âşık olarak evlendik. Bu delikanlı adam âşık olunca nasıl birine dönüşüyor? Yine sert mi?Ama siz hala oraya takılı kaldınız. Sert değilim sadece haksızlıkların karşısında sert bir duruşum yumuşak bir adam mısınız yani?Asabiyet var biraz. Eşimi ve çocukları üzdüğüm oluyor ama anlık parlıyorum, 2 dakika idare edildiğim zaman sinirim geçiyor.'Hata yaptığım zaman özür dilerim' ki gerektiğinde eşimden de özür mutfağa girer misiniz?O konuda biraz aranız nasıl?Çocuklara bakarım, ufakken altlarını ben sinemaya gittiğiniz oluyor mu?Gitmez olur muyum? Çocukken tiyatroda oynamıştım zaten. Şimdi de sık sık çocuklarla ya da eşimle sinemaya gidiyoruz. Mel Gibson’ın Cesur Yürek filmini çok severim, bende ayrı bir yeri var.***“TRİBÜNDE SLOGAN YASAĞINI KİMSE DİNLEMEZ”Spor camiasına girene kadar hangi işlerle uğraştınız?Kimyevi madde üzerine şirketimiz vardı. Sonra inşaat işine girdim, hala devam Yıldırım sizi savcılığa şikâyet etti. Şike olayı dışında nedir alıp veremediğiniz?Hiçbir ortak noktamız selam verir misiniz?Vermem, çünkü Türk futbolunu kirlettiğine düşman mısınız?Hayır, onlar dost kulübüm. Aralarında çok değerli dostlarım ve akrabalarım var. Muhteşem taraftarına saygı duyuyorum. Türkiye’de Fenerbahçe taraftarının verdiği maddi ve manevi desteği hiçbir takım taraftarı direktör Tolunay Kafkas'ı yollayıp, Mustafa Reşit Akçay'ı getirdiniz. Bu sportif bir hamle mi yoksa Mustafa Reşit'in Trabzonlu olmasının payı var mı?Onun sportif anlamda böyle bir şansı hak ettiğine inanıyorum, Trabzonlu olması artı değer başkan Sadri Şener şike sürecini doğru yönetebildi mi?Asla. Trabzonspor’un haklarını korumak için hiçbir hamle yapmadı. Yapmış olsa şimdi kupa müzemizde daha mı yakınsınız?Hayır, TS dışındakilerin hepsine eşit siyasi slogan yasağına ne diyorsunuz?Bir yerde adaletsizlik varsa insanların tepki göstermesi normaldir. Yasak koysanız da kimse dinlemez. Bir statta elli bin kişi aynı anda slogan atınca hepsine birden nasıl ceza vereceksiniz?Kayserispor başkanına sizi gömecek yer bulamam dediğiniz doğru mu?Bizim üzerimize oyun oynayan insanların yaptığı bir tezgâh o. Öyle bir cümle kurar mıyım hiç, ben mezarlık bekçisi miyim? Ayrıca basına böyle yansıdığı için üzüldüm. Kendisine de söyledim, “Seni başkan seçseydik Aziz Yıldırım’ın gücüne bakın ki vekâletiyle dahi kulüpler birliği başkanı seçtirdi’ diye yazılacaktı, o oyunu bozduk” dedim. İki gün sonra arayıp üzgün olduğumu söyledim. Çok sevdiğim bir insan. Sorun Fenerbahçe’nin vekâleti ile gelmiş Habertürk yıllar yıllar önceydi. iş yerindeyim. atölyeye indim, makastar arkadaşa bir şey sıra arkadaşın da bir derdi var, kafası dağınık mı dağınık. düşündükçe dağıtıyor, dağıttıkça doğru gittim masada kesim yapıyor, karşısına geçip seslendim, duymadı."neyse şimdi elinde makine var, ne olur ne olmaz, bir de ben dikkatini dağıtmayım, işi bitsin de bi" dedim usluca karşısında bekliyorum ama kafa nasıl bulanıksa görmüyor beni. ben onu düşünürken böyle, o kim bilir neleri geçiriyor zihninden?demeye kalmadı "allllaaaaahhh" diye bir çığlık attı!aman allah'ım! ben bir yerini kesmesin diye akıllıca beklerken o ne yapıp etti kesti mi kendini? aklıma gelen başıma mı geldi, ne yapayım? nerelere gideyim ben?nerelere mi gideyim? dur nereye? en yakında sen varsın hiçbir yere gidemezsin deyip teselli edip, kendimi kendime getirdim önce. ama beni aldı bir telaş!böyle durumlarda öğrenmişim bi, "kopan organın geri dikilebilme ihtimali"ni düşünüyorum. her şey o kadar hızlı ilerliyor ki...sesleniyorum arkadaşa noldu? nereni kestin? bakayım! tutuyor hop yukarı-hop aşağı indiriyor acı içinde, göremiyorum. telaşım gittikçe artıyor. görmem lazım parmak mı gitti? hafif bi sıyrık mı? ne?kopma varsa organı arayacağım aklımdaki bir inliyor ki, bir yerleri koptu kesin diyorum. yardım istiyorum bir yandan. acele etmemiz lazım, o psikolojiyle "elini göster!" diye bi bağırmışım, kendine geliyor ve masanın altından yukarı çıkarıyor elini. anam o el yukarı kalktı ya, kan bileklerinden-dirseklerinden akıyor, o halde zar zor incelemeye çalışıyorum eksik var mı? yok. tamam. indir o eli, patrona haber vermesi lazım, birinin ilkyardım malzemelerine ulaşması lazım...vs. hepsine birden koşuşturuken etrafta ne olduğunu anlamamışım. kendime geldiğimde bir de ne göreyim?millet patır patır dökülüyor! hayırdır inşallah abilerim ablalarım?filmlerde olur ya, bir virüs bulaşır herkes birden hakkın rahmetine elini kesmesiyle etrafa bir bakteri ordusu yayılıyor ve herkes tek tek devrilmeye başlıyor. napıyorsuz? sırası mı? başka zaman mı bulamadınız ya?devrilmeyenler de hayatlarına aklını yitirmiş olarak devam etmeye çalışıyor. öyle ki işitme engelli bir stajyeri baygınlığından kurtarmak için bilincini yitirmiş bir arkadaş kıza ismiyle seslenip duruyor, kız tepki göstermiyor diye endişelenip daha da yüksek sesle bağırıyor! kız haliyle duymuyor ama duyanlar da bağıran arkadaşın sesinden dolayı ani işitme kaybı etrafa biri bir yandan bayılıyor, diğeri diğer yandan bayılmaya çalışıyor. birileri bayılanları başka yere taşıyor, hiç umut olmayanları çıraklar süpürüyor görünen, diğer bakışımda kayboluyor tam bir kaos!ordan ömer hayyam çıkıp geliyor"denizde boğulan su damlacığı,toprakta eriyen toz zerreciği,bu dünyadan göçüşümüz nedir ki?değersiz bir böcekbir göründü, bir yok oldu."bi sen eksiksin hayyam, valla ne iyi yaptın geldin şu karmaşaya!sonra bakıyorum, peki ben niye hayattayım?muhtaç olduğum kudret damarlarımdaki asil bakteriyofajda mı mevcut? yoksa süper kahraman ben miyim?bu arada elini kesen arkadaşı bıraktık artık. ne geldiyse başımıza onun pis bakterileri!diyemiyoruz tabii. ona da ilkyardım yapılıp hastaneye gidince, bakterileri de peşinden gidiyor ve ayılıp bayılanlar tek tek kendilerine geliyorlar. meğersem şirketin yarısını kan tutuyormuş. abilerim ablalarım sizi tutacak başka bir şey bulamadınız mı ya?arkadaşlarım! lütfen hiçbir şeyin sizin izniniz haricinde sizi tutmasına müsaade etmeyin rica hayyam geri geliyor!"can bir şaraptır, insan onun destisi;beden bir ney gibidir, kan o neyin sesi."konumuz bu değil hayyam, bi git çok rica ediyorum. bak kızıcam artık! yaşamaz olsaydım denilendir. mesleğin ilk yılları kız arkadaşımın "gir o işe!" baskısıyla bir muhasebe bürosuna istemeye istemeye amacım eksiğim olan kurumlar vergisi beyannamesi, mizan ve bilançonun inceliklerini öğrenmek ve sonrasında büyük denizlere açılmak şirketlerde şansımı girdim yemek zamanı, yemek ofiste yeniliyordu. sonradan yemek parası işini halledeceğim, herkes dışarıda istediğini yiyecek sözü vardı patronun. masa hep beraber kuruluyor-toplanıyordu. patronun eşine de servis açıyorduk. sağolsun kadın bazen kötü de olsa yemek yapıyordu. ilk iki gün böyle geçti. ilk hafta dışarıda biriken tonla işi yapmak için dışarıda vergi dairesi, bağkur, ssk müdürlüğü, mükellef dolaşıp durdum. yemek saatinde fizanda olduğum için dışarıda yedim yemeğimi. cumartesi günü masraf listesi yapıp fişlerin eşliğinde sundum. patron köpürdü! "biz yemeği burada yiyoruz kim dedi sana dışarıda yemek yiyebileceğini ulan!" dedi. cevaben "yemek saatinde dışarıda olduğum için böyle oldu" dedim. bir daha dışarıda değil yemek, su içsem bile cebimden ödeyeceğimi söyledi. işten ayrılmamın önünde içeride biriken bir haftalık param ve baskıcı bir kız arkadaşım vardı. ailem sorunca anlattım "hemen bırak!" dediler ama "bu bir haftalık zulümün karşılığını almadan çıkmam inadım inat!" dedim. ikinci hafta bana olan işkencenin dozajı artmıştı. bana "agop masayı kur!" ya da "agop şurada fasulye var ısla yarına yemek yapacaksın!" moduna döndü. yemek yapmayı bilmediğimi söyleyince aldığım cevap "yapacaksın işte lan! avuç dolusu para veriyorum sana!" oldu. masayı tek başıma kuruyor bildiğim kadar yemek yapmaya çalışıyor ve ne biçim yapmışsın diye karısının yanında fırça atıyordu. ben bulaşık yıkarken, yemek yaparken kör kütük kara cahil karısı benim yerime muhasebe öğrenmeye çalışıyordu. ne zaman orada çalışan iki abiden iş öğrenme moduna girsem patron gelip "ortalığı temizle, bulaşıkları yıka" gibi direktifler vermeye başlıyordu. kendi yemekleri, bulaşıkları yetmezmiş gibi dışarıdan hemşerisi kılıksız herifleri, komşu esnafı çağırıp posta posta yemek yediyordu. hıyar gibi adamlara yemek servis yap, ekmek isterler ekmek al fırından kes, bulaşıklarını yıka bitmek bilmiyordu. bir gün içinde 3-4 kez masa kurup, topladığımı akşamı herkes çıkmış ben ağzımda sigaram üzüntüden çökmüş bir şekilde hayvan heriflerin ziftlendiklerinin bulaşıklarını yıkıyorum. ve nihayet ayın sonu gelmişti ama cidden eziyetin bini bir para. mesela düğüne gidecek çeyrek altın ister, gider alırım bunun fişi nerede der, gavat adam bunun fiyatı belli. tekrar gidip altıncıdan fiş istedim, altıncı şaşırdı. adam "ilk defa çeyrek altına fiş isteyen birisini gördüm ne yapacaksın?" dedi. adama "patronum istiyor galiba güvenmiyor bana" dedim adamın cevabı "anlaşılan dayaklık bir adam, allah sana yardım etsin" oldu ve kasa fişini verdi. en acısı ise kasa fişine bakıp çöpe atması son günü, maaş günü ve benim paramı alıp "istifa ediyorum işin de, paran da senin olsun ırgatlık yaparım senin yanında çalışacağıma!" cümlesini kuracağım gün geldi çattı. daha önce de çek tahsilatı için dükkanına gittiğim bir camcı vardı. camcı çekini ödememiş ve tekrar dükkanına gitmemi istedi tahsilat için. ofiste kara cahil karısı, beleşçi kusmuk gibi yemekleri hatta kuru ekmeği bile bir hafta aç kalmış gibi iştahla yiyen avukat arkadaşı ve köyünden gelen cins hemşerileri vardı. tabi görgüsüzlüğünü milletin yanında hava atarak tamamlamaması düşünülemezdi. çağırdı biraz benimle kastamonulu olmam üzerinden maytap geçmeye çalıştı, güzel cevaplar verdim "kes lan kasımpaşa serserisi!" dedi. içimden "akşam seni temiz bir döveyim de kasımpaşa serserisi, kastamonu ayısı nasıl olurmuş görürsün!" dedim. ve esas konuya agopp patronp lan agop şu camcıya gidip şu çekin parasını almadan gelmeyeceksin, yoksa akşam maaş falan h. bey sizinle akşam önemli birşey konuşacağım. işi bıraktığımı söyleyeceğim bir itlik yaparsa silkeleyeceğimp tamam lan kes! yürü camcıya! o adama "çeki ödemezsen h. abim senin a*ına koyar, ananı s*ker" diyeceksin!a h. bey olur mu öyle şey! adamın dükkanında adama küfredilir mi? beni orada yaralar sonra haneye tecavüz, soymaya geldi, bana küfür etti diye ceza bile almaz. olmaz kesinlikle diyeceksin ulan demezsen şerefsizsin! a emin misiniz? diyeyim mi? p de ulan demezsen şerefsizsin, adam değilsin, erkek değilsin, haysiyetsizsin!a tamam benden günah camcının dükkanına giderken kara kara bu küfür mevzusunu düşünüyorum. camcının dükkanına girdim, adam çok dostane davrandı çay falan söyledi. a agopc camcıa çekin ödemesi için geldim. çeki alsın nakit versin diyor h. param yok bugün, aramadan seni neden gönderdi bu adam?! ne aksi adam o senin abi lütfen öde, bak beni zorda bırakıyorsun. ödeme yapmazsa söylemem gerekenler yüzüne geriliyorumc seninle ne alakası var anlamadım?a abi sana birşey söyleyeceğim söyle kardeşim, hemşeri sayılırız ne var söyleyemeyecek. camcı çankırı'lıa az sonra söyleyeceklerimin benimle alakası yok, sakın bana tamam kardeşim sen h. abi dedi ki "o camcı parayı vermezse onun a*ına koyarım, anasını s*kerim" c doğru mu diyorsun? a yemin ederim. ne yalan söyleyim bu işte benim ne kârım camcı abi kudurdu "benim abim falanca yerin ülkü ocaklarının başkanı onu dağa kaldırtacağım! konuşacak ağız bırakmayacağım" dedi. camcıya "aç hoparlörü ara" dedim. telefonun hoparlörünü açıp aradı patronu. bu arada patronum da hoparlör açıp camcıp patronc h. bey sen benim koyacak, anamı da s*kecekmişsin doğru mu lan g*t!p kardeşim ben öyle birşey demedim, nereden çıkarıyorsun?c bu çocuk bana öyle dedi?p yalan söylüyor o it! o uydurmuş onlarıcamcı hoparlörü kapatıp bana "yalan söylüyor diyor?" dedi. camcıya "abi manyak mıyım ne diye yalan söyleyim, g*tü yemedi." dedim. camcı hoparlörü açıp devam bak abi bana öyle birşey dediysen eğer karının, kızının, ananın a*ını, g*tünü sikeyim, üstüne cila olarak seni de s* ...sessizlikc tamam mı lan! p tamam kardeşim. c paranı da pazartesi bankadan yatırıyorum semtime dahi bir daha uğrama seni s*ke s*ke öldürürüm. kapat telefonu goduğumun p* camcıdan müthiş bir rahatlama yaktım bir keyif sigarası, sanki camcı değil ben şeyetmişim hepsini. ofise gittim h. bey kıpkırmızı sinirden dudaklarının kenarlarında tükürükler birikmiş. muhtemelen karısı duymuş o küfürleri. a agopp patronp ulan söylenir mi o küfürler o adama! it herif!a yetti artık! söylemezsen şöylesin böylesin atıp tutmadınız mı h. bey!p bu iş yeriyle, bu akşamdan itibaren ilişiğin kesilmiştir, pılını pırtını al ve defol!a allah razı olsun, ben de onu söyleyecektim ağzıma tıktınız sabah lafı! kendinize çalışan değil köle arıyorsunuz, benim karakterime ters sizin gibi bir insanla çalışmak. ırgatlık yaparım sizin yanınızda çalışmaktansa, verin paramı bitsin bu eziyet gideyim!p ama bu akşam tamamını atıp tutmaya gelince mangalda kül bırakmıyorsunuz, mesele paraya gelince küçük çocuklar gibi ağlayacak kıvama geliyorsunuz. bu akşam verin paramı bir daha buraya getirmeyin hanıma sorayım varsa ondan alır eksik kalan kısmını karısından alıp maaşımı verdi ve arkama bakmadan evime gittim. sevgilim kızdı, üzüldü ama inanın haklı olduğum için vicdanım rahattı. bir insan kaynakları müdürü yüzünden, 9 insan kaynakları personelinin işten ayrılması ve bunu yönetimin aylar sonra fark etmesidir. en ilginç mi bilmiyorum ama maaşını öğrenme çabaları çok acınası ve komik. yıl 2013’tü yanlış hatırlamıyorsam. çalıştığım kuruluş bir tür yeniden yapılanma içinde o vakitler… tüm iş tanımları baştan yapılıyor, süreçler baştan yazılıyor, yeni kurulan birimler kendilerine varlık sebebi yaratmaya çalışıyor, büyükbaşlar kendilerini ispatlama derdinde vs. derken anamız ağlıyor, geceyarılarına kadar öğleden sonra bizim katta çalışan kızlardan biri kalktı, “başlarım işinden ben salı pazarına gidiyorum!” dedi. ve çantasını koluna taktığı gibi çekip gitti. istifa etti sonra iş hayatında yaşanabilecek en klas hareketlerden birine çıplak gözle tanıklık etmiş olduk. 6 kişinin ölüp 27 kişinin çıktım arkamdan bina iş güvenliği eğitiminde yerden bir şey kaldırmanın en sağlıklı yönteminin uygulama gösterimini yaparken düşüp ayağı burkarak iş kazası geçirmek 2 hafta rapor almak zorunda kalmak. yıllar önce yaşanmış bence en ilginç bir bankanın genel müdürlük binasında gerçekçi olsun diye çalışanlara tatbikat bilgisi verilmeden yapılan yangın tatbikatında onlarca kişinin kolunun bacağının kırılması. en yakın arkadaşlar birbirlerinin üzerinden geçmiş. şaka gibi bir proje için 20 tane numunelik ürün gerekti. satın almaya uzun uzun çinden x firma var dolar fiyat verdi ama türkiye'de bir yerde ürünü buldum dolara veriyor vakit kaybetmemek için türkiye'den alalım diye mail attım. satın almacı arkadaş ile türk firma yetkilisi maile beni de ekleyerek pazarlığa girişti. adamlar fiyatta düşmedi. bizimki en son kibarca dolar hedef fiyatımız veriyorsan ver aq yazdı. karşıdaki adam da kibarca sie amk köylüsü dedi. siparişi çinden milyon dolarlık şirketler toplamda sadece dolar kar etmek için kıran kırana pazarlık yaptı. demek ki böyle zengin olunuyor. amk yazmaya kalksam olay olur, herşeyimiz sektörü-satınalma

aklımdaki kişi beni düşünüyor mu